“Vefa, dostluk, samimiyet en önemli hazinedir.”   Yaklaşık 3 yıldan beridir, siyaset çok farklı bir yol almaya başladı. Bu mudur gençlere örnek olmak…Yeni yetişen nesil hangi devlet idarecisini kendisine örnek alıp, kendini devlet sevdalısı görme hevesinde olacak.   20 yıl boyunca beraber yol aldığın, parti içi ve devlet kurumlarının her kademesinde görev yaptığın hatta Cumhurbaşkanlığı makamına vekalet eden TBMM Başkanlığı yapıp, sonra da ''bunlar yanlış yapıyor, bunlar hain, bunlar sapıttı, yoldan çıktı'' ifadelerini kullanmak dürüstlük değildir.   Eğer “bunlar” diye nitelendirdiğin insanlar yanlışsa, neden 20 yıl beraber görev yaptın? Aynı çatı altında neden var oldun? Ve dediğin gibi hala bunlar yanlış yolda ise, neden oğlunun bu partide vekillik yapmasına müsaade ediyorsun.?.Sayın  Arınç, saygınlık ve dürüstlük uzun yıllar beraber aynı yerde görev yapıp sonrasında karşı tarafa geçip hizmet yaptığın kişileri eleştirmek, kötülemek değildir.   Ak Parti’de Genel Başkanlık, Genel Başkan Yardımcılığı ve Başbakanlık yapmış kişi çıkıyor ve ben böyleydim, şöyleydim hiçbir şeyden haberim yoktu diyerek beraber yol yürüdüğü arkadaşlarını şimdi eleştiri yağmuruna tutuyor. Uzun yıllar her kademesinde görev aldığın partiyi acımasızca eleştirmek doğru değildir.. Bu hareket insanların size olan saygısını azaltır..    Şu anda kendi kurduğun partin için oy toplarken geçmişte aldığın oyları kendi oyunmuş gibi düşünüyorsun ancak yanılıyorsun.. O oylar sana değil, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a verilen oylardır. 20 yıl her kademesinde görev yapıp şimdi en ağır şekilde suçlamanın ne dürüstlükte ne de insanlıkta yeri olmaz. Tabii kimse kimseyle beraber zorla yol yürümez . Ama en azından geçmişini bu kadar kötüleme ki şu anda yol yürüdüğün seni seven ve saygı duyan insanlara doğru, dürüst bir duruş sergileyebilesin. Geçmişini kötüleyerek, suçlayarak kendin temize çıkamazsın. Bu gidişle de hiçbir yere varamazsın.   Yine aynı şekilde bir diğeri çıkıp kendi bakanlığı zamanında yaptığı icraatları öve öve bitiremiyor. O zaman güzeldi her şeyde şimdi ne oldu diye sormazlar mı adama? Bakanlık yapıp, neredeyse 20 yılı beraber geçirdiğin ekip arkadaşlarını yer yerden yere vurmak ne kadar doğru?  Kaldı ki bu millet senin neyine güvenerek sana oy verecek? Bu mudur çizginiz, bumudur vizyonunuz?   Her haberde, elinize aldığınız mikrofonda iyi veya kötü 20 yıl beraber görev yaptığınız ekip arkadaşlarınızı lekeleyip suçlayarak oy peşinde koşmak doğru değildir. Karakter tek olmalıdır fazla olunca ne yolun belli olur ne de vizyonun. Şimdi sana kim itibar edip peşinde koşar, dürüstlükten asla kimse bir şey kaybetmez. Erdemlik, saygınlık asla bırakılmaz, bırakıldığı anda en yakının dahi senin yanında olmaz.   Birilerini suçlayarak prim yapılmaz, o zaman sen üret, çalış, başar ve halkın yetkisini al. Kimse bir makama zorla gelmez, gelmedide.Halk sandığa gidip oy vererek kendisini yönetecek hükümeti seçti. Saygı duymak lazım. Hatalar yanlışlar olabilir, mutlaka vardır da kimse hatasız değildir. Ancak beraber yürüdüğün kişileri karalamak, suçlamakla bir yere varılmaz. Üret, yap, ispatla ve yetkiyi al. Boş laflara herkesin karnı tok.   Ve ne tesadüf ki rüyalarında bile göremeyecekleri makamlara Sayın Cumhurbaşkanımız sayesinde ulaşan bu insanlar şimdi birlik olup hep bir ağızdan eleştiri ve suçlamalarda bulunuyorlar. Bizde merak ediyoruz şimdi doğru olan kim ya da kimler? Ortada olan ne var kim neyi paylaşamıyor. Eğer amaç hizmetse bu yarış neden kişiselleştiriliyor. Bir siyasi partide görev yapıp ayrılan neden kötü olarak gösteriliyor?   Ya da bir başka deyişle ömrünün yarısını o partiye hizmet ederek geçirip oradan ayrıldıktan sonra sürekli onları eleştiriyor. Kim, neyi, nasıl örnek alıp yaşamını sürdürecek yapmayın artık siyaseti bu kadar çirkinleştirmeyin…”