Mehmet Yaşar GENÇ
Köşe Yazarı
Mehmet Yaşar GENÇ
 

Sözün Hasadı (20) Öğretmenim.

“Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum”   (Hz. Ali) Kıymetli kardeşim! Ülkemizin, milletimizin ve tüm insanlığın yegâne düşmanı cehalettir. Hayatımızdan yansıyan karelere bir göz attığımızda, şehrimiz, kasabamız, mahalle ve sokağımız hatta evlerimizde meydana gelen her türlü kötülüklerin kaynağın da cehaletin izlerini görebilir hatta hayat yolunda takındığımız kuralsızlıkların da buna sebep olduğuna şahitlik edebiliriz. Cehalet öyle bir düşmandır ki; Eğriliğin yolunda taşıdığı heybesinde bulundurduğu zehirli oklarıyla, tüm iyilikleri zehirleyerek, ters yüz edebilecek bir silaha dönüşebilmektedir. Dünyamızda yaşanılan yâda yaşatılan birçok acının kaynağında cehalet vardır. Bu kötü gidişat sebebiyle nice insanımız belki bir hiç uğruna yok olup gitmektedirler. Yazık! Bizlerin bu kabalık ve gönüllerimizi adeta çorağa ve bataklığa çeviren davranış bozukluklarımıza karşı alabileceğimiz en etkili önlem veya silahımız, çocuklarımıza hatta bütün bireylere sağlayacağımız hakikâtli bir eğitim hayatı olacaktır diye düşünüyorum. O ise ancak ve ancak milli ve manevi değerlerimizle yoğrulan bir eğitim ordusuyla gerçekleşebilir. Girişte aktarmış olduğumuz Hz. Ali Efendimizin kısa ama bu nadide sözünde de çok büyük manalar yüklüdür. Çünkü o sözde her şeyden önce okumanın, ilim öğrenmenin, eğitimin önemi vurgulanmaktadır. İnsanlığın kurtuluş reçetesi, ilk emri ''oku'' olan İslam’ın da bu yolu benimsediği ve çokça öğütlediği de aşikârdır. Beşeriyetin günümüzde yaşamış olduğu yüz karası ahlaksızlıklarının, baskı, zulüm ve tutarsızlıklarının ortadan kaldırılması ancak ilimle, okumakla, eğitimle olacağı mesajı verilmektedir.  Hz. Ali efendimiz, hakiki insan olabilmek için okumanın ve öğrenmenin önemini ancak “doğruyu, yanlışı, güzeli, çirkini, haklıyı, haksızı, cehaleti, bilgili olmayı, adaletle hükmetmeyi” bu şekilde başarılabileceğimizi ifade etmektedir. Öğreten ve öğrenen, iki kutlu yolcu. Öğretmen ve öğrencisi. Kaç bin yılın mutluluk ve huzurun serüveni, kim bilir?  Bir bayrak yarışı, asırlara nüfuz eden yüce bir yolculuk hikâyesi. Öğretmen, daha öncesinde öğreteninden dersini alarak cehaletini yenmiş, şimdi ise mesleğinin gereği olarak öğrencilerine cehaleti yenmenin talimlerini yaptırmaktadır. Yaşanılan zamanın ilmi değerlerini de omuzlarına yükleyerek, onları harf harf, mısra mısra, cilt cilt alıcılarına gönül kâsesiyle dağıtarak, fikri ve ilmi açlığımızı da gidermeye yardımcı olmaktadır. Öğretmen, adeta hayatımızın ezberini bozan, asıl olanın âdem olmak değil; adam olunması gerektiğini hepimize öğütleyen, ömrümüzün en hatırlı, saygın kişiliği ve değeridir. Öğretmen ve öğrenci ilişkisinin temelinde adabı ı muaşeret kurallarının da varlığını hissettirmesi çokça önem arz etmektedir. Öğrenme ve öğretme de, milletimizin ve medeniyetimizin ilerlemesi ve yükselmesinin en önemli aktörleri hep öğretmenler olmuştur.  Öğretmen, insan yetiştiren bir sanatkârdır. Öğretmen, geleceğimizin âlim ve ilim ehlini, siyaset adamlarını, bilim adamlarını, mühendislerini ve birçok meslek dallarının müdavimlerini yetiştiren eli öpülesi kişiliktir.  Kur’an-ı Kerim de Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "De ki: Bilenlerle bilmeyenler hiç bir olur mu? Doğrusu ancak aklıselim sahipleri öğüt alır." (Zümer, 39/9)” /.....Dünyada ki insanlığa ve tüm varlıklara rahmet olarak gönderilen, en büyük öğretmen ise peygamberimiz Hazreti Muhammet Mustafa (sav) dir..../ Eğitim insanın hayatında yeniliklere kapı aralayan bir mücadele şekli, aracıdır. Çünkü şairin de dediği gibi: “İnsan ezberini bozabildiği ölçüde yeniliklere kapı aralayabilir.” Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu ’da öğretmenlerimizi şöyle ifade etmektedir: “Öğretmeni toplumun en saygın insanı hâline getirmeden eğitimin problemlerini çözemezsiniz.” İlim insanoğlu için bulunması gereken bir yitiktir. Öğretmen de bu yitiği doğru mecrasında arayarak bulmasına yardımcı olan kişiliktir. Öğretmen: Hakk’a yönelişlerimizin menzili, sığınağı. Öğretmen: Genç dimağların ruhunu kuşatan sevgi, şefkât ve saygı hâlesi. Öğretmen: Hürmet ve edep çeşmesi, cehalet karanlığını aydınlığa deviren, bakışı, duruşu ve davranışlarıyla hayatı çekilebilir kılan insan. Aslında o bir sabah güneşi gibidir. Her gün nice gönüllere doğarak kalplerini soğuktan, tipi ve borandan koruyandır. Öğretmen: Çileli bir bahçıvandır. Vefadır. Kendi rahatına cefâdır. O’nun hayatı toplumdan ayrık otlarını temizlemekle geçer durur. Velhasıl “öğretmen eserinin üzerinde imzası olmayan yegâne sanatkârdır.”  (Gazi Mustafa Kemal) Böylelikle öğrenciler, öğretmenlerinin huzurunda (okulda, sınıfta ve dersinde) Kâlem ve kelâm örsüyle dövülerek şekillenir, adım adım şu ihtiyarlayan  dünyamıza yön verecek adamlardan olurlar. Bu karşılığı ödenemeyecek olan bir fedakârlıktır. Şair bunu aşağıda ki şiirinde ne de güzel ifade etmiştir: “Adamlar bilirim Kan gecelerinde sabahlara vuslat türküsü Yeryüzünün gözlerinde sevdamın ak görüntüsü adamlar Güz bulanmış sözlerinde eylülleri büyüten Gönül közü her dem sıcak, insanüstü aşk tüten İnsanlığın bozkırına gözlerini bağlayan Koparılmış dünyaları birbirine yamayan Toprağıyla kefenlenen, mabedinde tertemiz Gidiverse sonsuzluğa, tebessümdür kalan iz Amelinde bulamazsın ne bir töhmet nede şan Kursağından haram geçmez gök ağlatan dervişan Adamlar bilirim Kan gecelerinde sabahlara vuslat türküsü Yeryüzünün gözlerinde sevdamın ak görüntüsü adamlar.” İnsanüstü aşk en fazla öğretmenlere yakışmaktadır değil mi? Onlar: Benliğimizi doğruluk, dürüstlük ve sadakat ile bezeyen, ahlaki değerler ile de besleyerek çarkı bozulmuş olan dünyamızı, vakti saati gelipte kıyamet meleği İsrafil’in (as) sura gideceği zamana değin denge de tutmasını sağlayan, adeta ona omuz veren en önemli direkleridir. Onlar: Göklerimizde umudun yankısı, batağımızı temizleyerek kurutan, çorağımıza boşalan yağmur gözlü yiğitlerimizdirler. Bizi ve tüm yavrularımızı cehalet bataklığından korumak için hayatını ortaya koyan öğretmenlerimize selam olsun! Genç kardeşim! Eğitimde ki amacımız milli ve manevi değerlere sadık bireyler ve nesiller yetiştirmek olmalıdır. Her zaman eğitim yolunda bir elinizde Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim ve Peygamberimizin sünneti; diğerinde ise fenni ve modern ilimler silsilesi olsun. Niyetinizi büyük tutun ki hedefinizde gittikçe artıp büyüsün. Çünkü küçük olandan büyük sonuç asla beklenmez. Genç kardeşim! Öğretmen olunuz. Değeri ölçülemeyen bu adamlık mesleğini sahipleniniz. Vesselam!
Ekleme Tarihi: 23 Kasım 2022 - Çarşamba

Sözün Hasadı (20) Öğretmenim.

Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum
  (Hz. Ali)

Kıymetli kardeşim!

Ülkemizin, milletimizin ve tüm insanlığın yegâne düşmanı cehalettir.
Hayatımızdan yansıyan karelere bir göz attığımızda, şehrimiz, kasabamız, mahalle ve sokağımız hatta evlerimizde meydana gelen her türlü kötülüklerin kaynağın da cehaletin izlerini görebilir hatta hayat yolunda takındığımız kuralsızlıkların da buna sebep olduğuna şahitlik edebiliriz.

Cehalet öyle bir düşmandır ki; Eğriliğin yolunda taşıdığı heybesinde bulundurduğu zehirli oklarıyla, tüm iyilikleri zehirleyerek, ters yüz edebilecek bir silaha dönüşebilmektedir.
Dünyamızda yaşanılan yâda yaşatılan birçok acının kaynağında cehalet vardır. Bu kötü gidişat sebebiyle nice insanımız belki bir hiç uğruna yok olup gitmektedirler. Yazık!

Bizlerin bu kabalık ve gönüllerimizi adeta çorağa ve bataklığa çeviren davranış bozukluklarımıza karşı alabileceğimiz en etkili önlem veya silahımız, çocuklarımıza hatta bütün bireylere sağlayacağımız hakikâtli bir eğitim hayatı olacaktır diye düşünüyorum. O ise ancak ve ancak milli ve manevi değerlerimizle yoğrulan bir eğitim ordusuyla gerçekleşebilir.

Girişte aktarmış olduğumuz Hz. Ali Efendimizin kısa ama bu nadide sözünde de çok büyük manalar yüklüdür. Çünkü o sözde her şeyden önce okumanın, ilim öğrenmenin, eğitimin önemi vurgulanmaktadır. İnsanlığın kurtuluş reçetesi, ilk emri ''oku'' olan İslam’ın da bu yolu benimsediği ve çokça öğütlediği de aşikârdır.
Beşeriyetin günümüzde yaşamış olduğu yüz karası ahlaksızlıklarının, baskı, zulüm ve tutarsızlıklarının ortadan kaldırılması ancak ilimle, okumakla, eğitimle olacağı mesajı verilmektedir. 
Hz. Ali efendimiz, hakiki insan olabilmek için okumanın ve öğrenmenin önemini ancak “doğruyu, yanlışı, güzeli, çirkini, haklıyı, haksızı, cehaleti, bilgili olmayı, adaletle hükmetmeyi” bu şekilde başarılabileceğimizi ifade etmektedir.

Öğreten ve öğrenen, iki kutlu yolcu. Öğretmen ve öğrencisi.

Kaç bin yılın mutluluk ve huzurun serüveni, kim bilir? 
Bir bayrak yarışı, asırlara nüfuz eden yüce bir yolculuk hikâyesi.
Öğretmen, daha öncesinde öğreteninden dersini alarak cehaletini yenmiş, şimdi ise mesleğinin gereği olarak öğrencilerine cehaleti yenmenin talimlerini yaptırmaktadır. Yaşanılan zamanın ilmi değerlerini de omuzlarına yükleyerek, onları harf harf, mısra mısra, cilt cilt alıcılarına gönül kâsesiyle dağıtarak, fikri ve ilmi açlığımızı da gidermeye yardımcı olmaktadır.
Öğretmen, adeta hayatımızın ezberini bozan, asıl olanın âdem olmak değil; adam olunması gerektiğini hepimize öğütleyen, ömrümüzün en hatırlı, saygın kişiliği ve değeridir.
Öğretmen ve öğrenci ilişkisinin temelinde adabı ı muaşeret kurallarının da varlığını hissettirmesi çokça önem arz etmektedir. Öğrenme ve öğretme de, milletimizin ve medeniyetimizin ilerlemesi ve yükselmesinin en önemli aktörleri hep öğretmenler olmuştur. 
Öğretmen, insan yetiştiren bir sanatkârdır.
Öğretmen, geleceğimizin âlim ve ilim ehlini, siyaset adamlarını, bilim adamlarını, mühendislerini ve birçok meslek dallarının müdavimlerini yetiştiren eli öpülesi kişiliktir. 
Kur’an-ı Kerim de Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

"De ki: Bilenlerle bilmeyenler hiç bir olur mu? Doğrusu ancak aklıselim sahipleri öğüt alır." (Zümer, 39/9)”

/.....Dünyada ki insanlığa ve tüm varlıklara rahmet olarak gönderilen, en büyük öğretmen ise peygamberimiz Hazreti Muhammet Mustafa (sav) dir..../

Eğitim insanın hayatında yeniliklere kapı aralayan bir mücadele şekli, aracıdır.
Çünkü şairin de dediği gibi:

İnsan ezberini bozabildiği ölçüde yeniliklere kapı aralayabilir.”

Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu ’da öğretmenlerimizi şöyle ifade etmektedir:

Öğretmeni toplumun en saygın insanı hâline getirmeden eğitimin problemlerini çözemezsiniz.

İlim insanoğlu için bulunması gereken bir yitiktir. Öğretmen de bu yitiği doğru mecrasında arayarak bulmasına yardımcı olan kişiliktir.
Öğretmen: Hakk’a yönelişlerimizin menzili, sığınağı.
Öğretmen: Genç dimağların ruhunu kuşatan sevgi, şefkât ve saygı hâlesi.
Öğretmen: Hürmet ve edep çeşmesi, cehalet karanlığını aydınlığa deviren, bakışı, duruşu ve davranışlarıyla hayatı çekilebilir kılan insan.
Aslında o bir sabah güneşi gibidir. Her gün nice gönüllere doğarak kalplerini soğuktan, tipi ve borandan koruyandır.
Öğretmen: Çileli bir bahçıvandır. Vefadır. Kendi rahatına cefâdır. O’nun hayatı toplumdan ayrık otlarını temizlemekle geçer durur.
Velhasıl “öğretmen eserinin üzerinde imzası olmayan yegâne sanatkârdır.” 
(Gazi Mustafa Kemal)

Böylelikle öğrenciler, öğretmenlerinin huzurunda (okulda, sınıfta ve dersinde)
Kâlem ve kelâm örsüyle dövülerek şekillenir, adım adım şu ihtiyarlayan 
dünyamıza yön verecek adamlardan olurlar.
Bu karşılığı ödenemeyecek olan bir fedakârlıktır.
Şair bunu aşağıda ki şiirinde ne de güzel ifade etmiştir:

Adamlar bilirim
Kan gecelerinde sabahlara vuslat türküsü
Yeryüzünün gözlerinde sevdamın ak görüntüsü
adamlar
Güz bulanmış sözlerinde eylülleri büyüten
Gönül közü her dem sıcak, insanüstü aşk tüten
İnsanlığın bozkırına gözlerini bağlayan
Koparılmış dünyaları birbirine yamayan
Toprağıyla kefenlenen, mabedinde tertemiz
Gidiverse sonsuzluğa, tebessümdür kalan iz
Amelinde bulamazsın ne bir töhmet nede şan
Kursağından haram geçmez gök ağlatan dervişan
Adamlar bilirim
Kan gecelerinde sabahlara vuslat türküsü
Yeryüzünün gözlerinde sevdamın ak görüntüsü
adamlar
.”
İnsanüstü aşk en fazla öğretmenlere yakışmaktadır değil mi?

Onlar: Benliğimizi doğruluk, dürüstlük ve sadakat ile bezeyen, ahlaki değerler ile de besleyerek çarkı bozulmuş olan dünyamızı, vakti saati gelipte kıyamet meleği İsrafil’in (as) sura gideceği zamana değin denge de tutmasını sağlayan, adeta ona omuz veren en önemli direkleridir.
Onlar: Göklerimizde umudun yankısı, batağımızı temizleyerek kurutan, çorağımıza boşalan yağmur gözlü yiğitlerimizdirler.
Bizi ve tüm yavrularımızı cehalet bataklığından korumak için hayatını ortaya koyan öğretmenlerimize selam olsun!

Genç kardeşim!

Eğitimde ki amacımız milli ve manevi değerlere sadık bireyler ve nesiller yetiştirmek olmalıdır. Her zaman eğitim yolunda bir elinizde Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim ve Peygamberimizin sünneti; diğerinde ise fenni ve modern ilimler silsilesi olsun. Niyetinizi büyük tutun ki hedefinizde gittikçe artıp büyüsün. Çünkü küçük olandan büyük sonuç asla beklenmez.

Genç kardeşim!

Öğretmen olunuz. Değeri ölçülemeyen bu adamlık mesleğini sahipleniniz.
Vesselam!

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ehaber.tv.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.