Kendi Kendimizin Gölgesi
Hayatta çoğu zaman başımıza gelenleri, yaşadığımız zorlukları ya da hayallerimizin önünde duran engelleri başkalarına yükleriz. “Onlar yüzünden olmadı, onlar izin vermedi, onlar beni engelledi” deriz.
Oysa en büyük engel çoğu zaman dışarıda değil, içimizdedir.
Kendi gölgemizle yüzleşmeden yaşamaya çalıştığımızda, hayat hep yarım kalır. Çünkü asıl bizi tüketen, başkalarının söylediği sözler değil, içimizden yükselen o bitmeyen eleştiridir:
“Yetersizsin. Yapamazsın. Değmezsin.”
Düşünsene…
Dışarıdan gelen eleştiri, bazen bir kulağımızdan girer diğerinden çıkar. Ama içimizdeki ses, bizi günün her anında takip eder. En büyük düşman da, işte bu sesi besleyen gölgemizdir.
Kendimize karşı düşmanca olduğumuzda;
• Başarılarımızı küçümseriz.
• Hatalarımızı affetmeyiz.
• Sevilmeye değer olmadığımıza inanırız.
• Ve en çok da kendi ışığımızı söndürürüz.
Oysa gölge yok edilecek bir şey değildir. Gölge, ışığımızın var olduğunun kanıtıdır. Onu fark etmek, onunla barışmak ve dönüştürmek, hayatımızın en büyük özgürlüğüdür. Çünkü insan kendi gölgesini kabul ettiğinde, artık gölgesi tarafından yönetilmez.
Kendi kendimizin gölgesi olmaktan çıktığımızda, hayat değişmeye başlar. Kendimize şefkatle yaklaşmayı öğrendiğimizde, dışarıdaki hiçbir sesin gücü kalmaz. Ve bir gün fark ederiz ki:
En büyük düşman da biziz, en sadık dost da…
İçimizdeki o gölgeyi ışığımıza dönüştürdüğümüzde, artık hiçbir şey bizi deviremez. Çünkü insan, kendiyle barıştığında en büyük zaferini kazanır.
