“Kendimize Ebeveynimizin Davrandığı Gibi Davranıyoruz”
Farkında olmadan, kendimize ebeveynimizin bize davrandığı gibi davranıyoruz.
Kendimizi nasıl eleştirdiğimiz, sevgiyi ne kadar hak ettiğimizi düşündüğümüz, hata yaptığımızda kendimize nasıl yaklaştığımız… hepsi geçmişten gelen bir aynanın yansıması aslında.
Eğer çocukken duygularımıza yer açılmadıysa, büyüdüğümüzde de kendi duygularımıza yer açmakta zorlanıyoruz.
Eğer sevgiyi koşullu öğrendiysek, hâlâ bir şeyleri “hak ederek” sevilmeye çalışıyoruz.
Eğer yeterince görülmediysek, görülmek için sürekli çabalıyoruz.
Sonra hayat bize hep aynı hissi yaşatan kişileri getiriyor.
İlişkilerde, işte, dostluklarda fark etmeden benzer senaryoları tekrar ediyoruz.
Bir türlü görülmüyoruz, hep güçlü olmak zorundayız, ya da yine yalnızız…
Oysa karşımızdaki kişiler sadece birer ayna.
Asıl mesele, bizim kendimize nasıl davrandığımızda gizli.
Gerçek iyileşme, ebeveynimizi değiştirmekle değil,
onların bize davranışını içimizde dönüştürmekle başlıyor.
Bir noktada fark ediyoruz:
“Ben artık kendime ebeveynimin davrandığı gibi davranmak zorunda değilim.”
Ve o anda hayatımıza yeni insanlar, yeni hisler giriyor.
Çünkü artık biz de kendimize anlayışla, sevgiyle, sabırla davranmayı seçiyoruz.
