Kurban Rolü Bittiğinde Öfke de Biter
İnsan bazen fark etmeden hayatı bir savaş alanına çevirir.
Herkesi suçlar: ailesini, geçmişini, koşulları, hatta kaderini bile.
Ve içten içe hep aynı soruyu sorar:
“Neden ben?”
Oysa bu soru, kurban psikolojisinin en sessiz yankısıdır.
Kurban bilincinde insan, kendi gücünü dış dünyaya teslim eder.
Kontrolün hep başkalarında olduğuna inanır.
Ve bu inanç, içinde bir öfke biriktirir.
Öfke, aslında çaresizliğin maskesidir.
Kendini koruma çabası, savunma refleksidir.
Ama bir gün insan fark eder:
Artık kimseyi suçlamaya gerek yoktur.
Çünkü hiçbir şey ona yapılmamıştır — her şey onun büyümesi için olmuştur.
Sorumluluk alındığında güç geri gelir.
Ve o güç geri geldiğinde, öfke yavaşça söner.
Kurban rolünden çıkmak, hayata teslim olmak değildir;
aksine, kendi hayatının direksiyonuna geçmektir.
Artık “neden ben?” değil,
“Bunu nasıl dönüştürebilirim?” sorusu vardır.
İşte o an, savaş biter.
Kırgınlıklar anlamını yitirir.
İçte bir sessizlik oluşur.
Ve insan sonunda anlar:
Gerçek özgürlük, kimseyi suçlamadığın anda başlar.
