Sema Örs
Köşe Yazarı
Sema Örs
 

“Çelik Kubbe Konuşuyor, Siyaset Susuyor!”

Bir milletin göğü, sadece yıldızlarla değil, aynı zamanda tehditlerle de doludur. İsrail'in Tahran semalarında dilediğince sorti yapabildiği o gün, hava savunma sisteminin ne denli hayati olduğunu bir kez daha acıyla fark ettik. Gökyüzünün kontrolü, yalnızca teknoloji meselesi değil; milli güvenliğin, toplumsal huzurun ve gelecek umutlarının teminatıdır. Göğü koruyamayan, yurdu da koruyamaz. Türkiye’nin bu alandaki eksikliği ilk kez Körfez Harekâtı'yla görünür oldu. Ama esas acıyı, Bingöl’de şehit edilen askerlerimizle, ardından Başbağlar’da sabah namazında katledilen vatandaşlarımızla yaşadık. O dönem sadece hava savunmamız değil, siyasetimiz de savunmasızdı. Kırk yamalı bohça gibi koalisyonlar, 28 günlük hükümetler, hayal kırıklığına dönüşen gençlik umutları... Millet olarak göğe bakmaya korkar hale gelmiştik. Oysa bu topraklar, ecdat mirasıdır; savunması da bizim namusumuzdur. 15 Temmuz, bu kez gökten gelen tehdidin yurdun içinden de gelebileceğini hatırlattı. Batı’dan dost diye bildiğimiz ülkelerde barınan hainler, gökyüzüne bile bakarken temkinli olmamız gerektiğini öğretti. Nihayet Türkiye kendi sistemlerini üretmeye başladı: Gökberk, Alp, Korkut, Gürz, Hisar, SİPER… Her biri, bu milletin kendi semasına sahip çıkma iradesinin mühendislik ifadesi. Türk’ün gökleriyle yeniden buluştuğu bir dönem başladı. Bugün, bu sistemler envanterde ve aktif olarak görev yapıyor. Artık “Çelik Kubbe” istemek yerine kendi çelik yüreğimizle, kendi alın terimizle göğümüzü koruyoruz. Çünkü biz, “başkasının silahıyla özgürlük olmaz” gerçeğini acıyla öğrenmiş bir milletiz. Gerekirse taşla savunuruz, ama bayrağımızı yere düşürmeyiz. Şimdi gençlere bu geçmişi anlatmak gerek. Sadece teknik detayları değil; bu sistemlerin arkasındaki acıyı, fedakârlığı, direnci... Çünkü gelecek, geçmişi unutmayanların göğünde daha güvenle şekillenir. Ve göğe bakarken içimiz rahat olmalı: Çünkü biz artık hazırız. Biz artık ayaktayız. Ve bu milletin başı, göğe bakarken hiçbir zaman eğilmez. MADEM YANLIŞA MUHALİFSİNİZ peki NEDEN DOĞRUNUN YANINDA DEĞİLSİNİZ? Hava savunması artık bir teknoloji değil, bir karakter meselesidir. Türkiye, yıllarca göğünü başkalarının insafına bırakmış bir ülke olarak, sonunda “gök bizimdir” diyebilecek noktaya geldi. Gökberk, Hisar, SİPER… bunlar sadece sistem isimleri değil, milletin şehit kanıyla örülmüş hayallerinin somutlaşmış halidir. Ama işin en çarpıcı tarafı ne biliyor musunuz? Muhalefet partilerinin hiçbirinin bu hayati kazanımı kamuoyuyla buluşturmak istememesi. Televizyonlarda saatlerce bir araya gelip basın açıklaması yapanlar: ekonomi, ittifak, liste konuşuyor ama bir Allah'ın kulu çıkıp da “Bu ülke artık kendi göğünü savunabiliyor” demiyor. Niye? Belki “çelik kubbe” kelimesi onlara fazla milli geliyor. Belki savunma, onların ajandasında hâlâ dışa bağımlı bir kalem. Oysa mesele teknoloji değil; mesele bu devletin duruşu! Gökten gelen tehdide karşı dik durmak, artık sadece askerin değil, herkesin görevidir. Bu savunma sistemleri sadece mühendislik başarıları değil; milletin özgüvenidir. Muhalefetin ekranlarda bunu ağızlarına bile almaması, sadece teknik ihmâl değil, vicdan suskunluğudur. Biz millet olarak nice karanlık günler gördük. Bingöl’de, Başbağlar’da, 15 Temmuz’da gökyüzünden gelen kurşunlarla test edildik. Bugün artık o göğe bir şey yapabiliyoruz. Ve kim bunu görmezden gelirse, sadece bir sistemi değil, bir milleti yok saymış olur...nokta..
Ekleme Tarihi: 25 Temmuz 2025 -Cuma

“Çelik Kubbe Konuşuyor, Siyaset Susuyor!”

Bir milletin göğü, sadece yıldızlarla değil, aynı zamanda tehditlerle de doludur. İsrail'in Tahran semalarında dilediğince sorti yapabildiği o gün, hava savunma sisteminin ne denli hayati olduğunu bir kez daha acıyla fark ettik. Gökyüzünün kontrolü, yalnızca teknoloji meselesi değil; milli güvenliğin, toplumsal huzurun ve gelecek umutlarının teminatıdır. Göğü koruyamayan, yurdu da koruyamaz.

Türkiye’nin bu alandaki eksikliği ilk kez Körfez Harekâtı'yla görünür oldu. Ama esas acıyı, Bingöl’de şehit edilen askerlerimizle, ardından Başbağlar’da sabah namazında katledilen vatandaşlarımızla yaşadık. O dönem sadece hava savunmamız değil, siyasetimiz de savunmasızdı. Kırk yamalı bohça gibi koalisyonlar, 28 günlük hükümetler, hayal kırıklığına dönüşen gençlik umutları... Millet olarak göğe bakmaya korkar hale gelmiştik. Oysa bu topraklar, ecdat mirasıdır; savunması da bizim namusumuzdur.

15 Temmuz, bu kez gökten gelen tehdidin yurdun içinden de gelebileceğini hatırlattı. Batı’dan dost diye bildiğimiz ülkelerde barınan hainler, gökyüzüne bile bakarken temkinli olmamız gerektiğini öğretti. Nihayet Türkiye kendi sistemlerini üretmeye başladı: Gökberk, Alp, Korkut, Gürz, Hisar, SİPER…

Her biri, bu milletin kendi semasına sahip çıkma iradesinin mühendislik ifadesi. Türk’ün gökleriyle yeniden buluştuğu bir dönem başladı.

Bugün, bu sistemler envanterde ve aktif olarak görev yapıyor. Artık “Çelik Kubbe” istemek yerine kendi çelik yüreğimizle, kendi alın terimizle göğümüzü koruyoruz. Çünkü biz, “başkasının silahıyla özgürlük olmaz” gerçeğini acıyla öğrenmiş bir milletiz. Gerekirse taşla savunuruz, ama bayrağımızı yere düşürmeyiz.

Şimdi gençlere bu geçmişi anlatmak gerek. Sadece teknik detayları değil; bu sistemlerin arkasındaki acıyı, fedakârlığı, direnci... Çünkü gelecek, geçmişi unutmayanların göğünde daha güvenle şekillenir. Ve göğe bakarken içimiz rahat olmalı: Çünkü biz artık hazırız. Biz artık ayaktayız. Ve bu milletin başı, göğe bakarken hiçbir zaman eğilmez.

MADEM YANLIŞA MUHALİFSİNİZ peki NEDEN DOĞRUNUN YANINDA DEĞİLSİNİZ?

Hava savunması artık bir teknoloji değil, bir karakter meselesidir. Türkiye, yıllarca göğünü başkalarının insafına bırakmış bir ülke olarak, sonunda “gök bizimdir” diyebilecek noktaya geldi. Gökberk, Hisar, SİPER… bunlar sadece sistem isimleri değil, milletin şehit kanıyla örülmüş hayallerinin somutlaşmış halidir.

Ama işin en çarpıcı tarafı ne biliyor musunuz? Muhalefet partilerinin hiçbirinin bu hayati kazanımı kamuoyuyla buluşturmak istememesi. Televizyonlarda saatlerce bir araya gelip basın açıklaması yapanlar: ekonomi, ittifak, liste konuşuyor ama bir Allah'ın kulu çıkıp da “Bu ülke artık kendi göğünü savunabiliyor” demiyor. Niye?

Belki “çelik kubbe” kelimesi onlara fazla milli geliyor. Belki savunma, onların ajandasında hâlâ dışa bağımlı bir kalem. Oysa mesele teknoloji değil; mesele bu devletin duruşu!

Gökten gelen tehdide karşı dik durmak, artık sadece askerin değil, herkesin görevidir. Bu savunma sistemleri sadece mühendislik başarıları değil; milletin özgüvenidir. Muhalefetin ekranlarda bunu ağızlarına bile almaması, sadece teknik ihmâl değil, vicdan suskunluğudur.

Biz millet olarak nice karanlık günler gördük. Bingöl’de, Başbağlar’da, 15 Temmuz’da gökyüzünden gelen kurşunlarla test edildik. Bugün artık o göğe bir şey yapabiliyoruz. Ve kim bunu görmezden gelirse, sadece bir sistemi değil, bir milleti yok saymış olur...nokta..

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ehaber.tv.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

17
Haziran
31
Ocak
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.