Sema Örs
Köşe Yazarı
Sema Örs
 

En Büyük Devlet Adamı Hz. Muhammed (S.A.V)’in Yönetim Şekli

Devletin Kalbinde Bir Peygamber: Hz. Muhammed (S.A.V)’i Sadece İlmihalden Okumak Yetmez Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’i (s.a.v.) yüzyıllardır sadece bir fetva makamı gibi anlatmak, onu ilmihal kitaplarının çizdiği sınırlı çerçevede tanımlamak, aslında onun toplumu dönüştüren liderlik vasfına hep haksızlık olmuştur.. Çünkü o, sadece “helâl–haram” arasını ayıran bir rehber değil; adaletin, eğitimin, diplomasinin, kamusal hayatın ve ahlakın merkezinde duran bir toplum mimarıydı. Medine’ye hicret ettiğinde bir devlet kurdu—ama bunu bir güç gösterisiyle değil, birlikte yaşamın ahlakını inşa ederek yaptı. Hazırladığı Medine Sözleşmesi, farklı inanç gruplarını bir arada tutan ilk şehir anayasasıydı. Müslümanlarla Yahudiler, müşriklerle müminler, tek bir çatı altında barış içinde yaşasın diye adalet temelinde kurulan bir sistemdi bu. Onun yönetimi adalete dayanıyordu. Davalara bizzat kendisi bakar, en küçük meselede bile tarafsızlık gözetirdi. Üstelik sadece tek başına karar vermezdi. Ashâbıyla yaptığı şuralar, bugünün demokrasilerinden bile daha içten bir katılım ruhunu taşır. “Ben bilirim” diyen bir başkan değil, “Beraber karar verelim” diyen bir liderdi. Görev verdiği kişileri yakınlıkla değil, liyakat ile seçerdi. Kimin hangi işi hakkıyla yapacağını gözetir, ehil olanı vazifeye getirirdi. Dış ilişkilerde de akıl ve nezaketle hareket etti; elçiler gönderdi, barış antlaşmaları yaptı, gerektiğinde savaşlara komuta etti ama daima diplomasiye öncelik verdi. Aynı zamanda ekonomik hayatın düzenleyicisiydi. Ticareti destekledi, piyasa denetimini bizzat yaptı, kamu hazinesiyle toplumun ihtiyaçlarını gözetti. Ve belki en az bilinen yönü: eğitime olan tutkusu. Camileri eğitim merkezine çevirdi, öğretmenler tayin etti, kadınların ve çocukların bilgiye ulaşmasını teşvik etti. Savaşta bile “sivillere dokunmayın”, “çevreye zarar vermeyin” diyebilecek bir ahlak sahibi komutandı. Her adımı İslam ahlakı ile şekillenmişti: güçlünün değil haklının yanında duran, kendini üstün görmeden halkın arasından yöneten bir peygamberdi.. Bugün onu sadece ilmihal sayfalarında arayanlara söyleyecek çok şey var. Çünkü Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’in liderliği sadece bireysel ibadetlerin değil, kamusal sorumluluğun, toplumsal huzurun ve ahlaki devletin de örneğidir. Bu yönüyle anlatıldığında, hem geçmişi daha doğru okuruz hem de bugünün yöneticilerine daha sağlam bir ilham sunmuş oluruz...Rabbim tüm inananları Peygamberimizin şefaatine nail olmaya layık kılsın....Aminn!
Ekleme Tarihi: 23 Temmuz 2025 -Çarşamba

En Büyük Devlet Adamı Hz. Muhammed (S.A.V)’in Yönetim Şekli

Devletin Kalbinde Bir Peygamber: Hz. Muhammed (S.A.V)’i Sadece İlmihalden Okumak Yetmez

Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’i (s.a.v.) yüzyıllardır sadece bir fetva makamı gibi anlatmak, onu ilmihal kitaplarının çizdiği sınırlı çerçevede tanımlamak, aslında onun toplumu dönüştüren liderlik vasfına hep haksızlık olmuştur..

Çünkü o, sadece “helâl–haram” arasını ayıran bir rehber değil; adaletin, eğitimin, diplomasinin, kamusal hayatın ve ahlakın merkezinde duran bir toplum mimarıydı.

Medine’ye hicret ettiğinde bir devlet kurdu—ama bunu bir güç gösterisiyle değil, birlikte yaşamın ahlakını inşa ederek yaptı. Hazırladığı Medine Sözleşmesi, farklı inanç gruplarını bir arada tutan ilk şehir anayasasıydı. Müslümanlarla Yahudiler, müşriklerle müminler, tek bir çatı altında barış içinde yaşasın diye adalet temelinde kurulan bir sistemdi bu.

Onun yönetimi adalete dayanıyordu. Davalara bizzat kendisi bakar, en küçük meselede bile tarafsızlık gözetirdi. Üstelik sadece tek başına karar vermezdi. Ashâbıyla yaptığı şuralar, bugünün demokrasilerinden bile daha içten bir katılım ruhunu taşır. “Ben bilirim” diyen bir başkan değil, “Beraber karar verelim” diyen bir liderdi.

Görev verdiği kişileri yakınlıkla değil, liyakat ile seçerdi. Kimin hangi işi hakkıyla yapacağını gözetir, ehil olanı vazifeye getirirdi. Dış ilişkilerde de akıl ve nezaketle hareket etti; elçiler gönderdi, barış antlaşmaları yaptı, gerektiğinde savaşlara komuta etti ama daima diplomasiye öncelik verdi.

Aynı zamanda ekonomik hayatın düzenleyicisiydi. Ticareti destekledi, piyasa denetimini bizzat yaptı, kamu hazinesiyle toplumun ihtiyaçlarını gözetti. Ve belki en az bilinen yönü: eğitime olan tutkusu. Camileri eğitim merkezine çevirdi, öğretmenler tayin etti, kadınların ve çocukların bilgiye ulaşmasını teşvik etti.

Savaşta bile “sivillere dokunmayın”, “çevreye zarar vermeyin” diyebilecek bir ahlak sahibi komutandı. Her adımı İslam ahlakı ile şekillenmişti: güçlünün değil haklının yanında duran, kendini üstün görmeden halkın arasından yöneten bir peygamberdi..

Bugün onu sadece ilmihal sayfalarında arayanlara söyleyecek çok şey var.

Çünkü Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’in liderliği sadece bireysel ibadetlerin değil, kamusal sorumluluğun, toplumsal huzurun ve ahlaki devletin de örneğidir.

Bu yönüyle anlatıldığında, hem geçmişi daha doğru okuruz hem de bugünün yöneticilerine daha sağlam bir ilham sunmuş oluruz...Rabbim tüm inananları Peygamberimizin şefaatine nail olmaya layık kılsın....Aminn!

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ehaber.tv.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

17
Haziran
31
Ocak
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.