Sema Örs
Köşe Yazarı
Sema Örs
 

“Erzurum Günleri ile Gösteri Değil, Geleceğe Köprü Olun”

Dedim Erzurum nen dedi ilimdir Dedim gider misin dedi yolumdur Dedim Emrah nendir dedi kulumdur Dedim satar mısın söyledi yok yok..(Erzurumlu Emrah) Dedim Erzurum nen? dedi ilimdir… Erzurumlu Emrah’ın bu dizeleri, aslında şehrin özünü özetliyor. Erzurum sadece taş bina, dağ, ova değildir; ilimdir, yolculuktur, kul olmaktır, satılmaz bir değerdir. Bugün gurbette düzenlenen Erzurum Günleri de işte bu ruhu yaşatmak için vardır. Ama ne yazık ki yıllardır yapılan organizasyonlar bu derinliği taşımıyor; gösteriye dönüşüyor. Oysa Emrah’ın sözleri bize hatırlatıyor: Erzurum’un adı, ancak ilimle, üretimle, gençlikle ve katkıyla yaşar.. Her yıl gurbetteki dernekler “Erzurum Günleri” düzenliyor. Güzel bir niyetle yola çıkılıyor belki ama sonuç ortada: birkaç folklor gösterisi, birkaç yemek standı, birkaç protokol konuşması… Sonra alkışlar, fotoğraflar, sosyal medya paylaşımları. Peki Erzurum’a ne kalıyor? Ne gençlerine umut, ne üreticisine kazanç, ne de turizmine katkı. Yıllardır yapılan bu faydasız organizasyonlar, şehrin adını yaşatmak yerine tüketiyor. Oysa Erzurum’un gurbetteki sesi, şehrin geleceğine köprü olmalı. Tanıtım değil, katkı zamanı. Bunun için önce gençlerden başlamalıyız. Erzurum’un gençleriyle gurbetteki gençleri buluşturacak programlar yapılmalı. Üniversitelerle protokoller imzalanmalı, yaz kampları, kültür gezileri, edebiyat ve tarih atölyeleri düzenlenmeli. Hatta yıl boyunca dijital buluşmalarla iletişim sürmeli. Böylece gençler sadece Erzurum’u hatırlamakla kalmaz, Erzurum için üretir. Üretim demişken… Erzurum’un balı, peyniri, kilimi, oltu taşı gibi değerleri aracısız satılmalı. Kooperatifler doğrudan davet edilmeli, her ürünün hikâyesi anlatılmalı. Çünkü Erzurum’un kültürü sadece tüketilmez, yaşanır. Gelir şehre dönmeli, dernekler sadece organizasyon desteği vermeli. Böylece üreticinin emeği gurbette değer bulur. Bir diğer mesele burslar. Etkinlik gelirleriyle bağımsız ve şeffaf bir burs fonu kurulmalı. Katılımcılar QR kodlarla bağış yapabilmeli, hesaplar kamuya açık olmalı. Erzurum’daki ihtiyaç sahibi öğrenciler için net kriterler belirlenmeli. Ve her yıl bursiyerlerin başarı hikâyeleri paylaşılmalı. Böylece bağışçılar somut sonuç görür, gençler umut bulur. Turizm ise Erzurum’un en büyük potansiyeli. Palandöken’den Tortum Şelalesi’ne, Çifte Minareli Medrese’den Narman Peribacaları’na kadar şehrin rotaları tanıtılmalı. Etkinlikte, mesela VR gözlüklerle Erzurum turizmi deneyimi sunulabilir. Katılımcılara özel indirimler verilmeli, iletişim bilgileri alınarak sonrasında turizm kampanyaları gönderilmeli. Böylece Erzurum’a dönüş sadece nostalji değil, ekonomik katkı olur. Burada bir noktaya daha değinmek gerekiyor. Bazı görüşler, “Erzurum Günleri Erzurum’da yapılsın” diyor. İlk bakışta kulağa hoş gelebilir ama aslında bu öneri hem amaca ters hem de pratikte sorunlu. Erzurum’u Erzurum’da tanıtmanın bir anlamı yok; vatandaş zaten şehrini biliyor. Asıl mesele Erzurum’u dışarıya anlatmak, gurbetteki hemşehriler aracılığıyla şehrin kültürünü ve değerlerini başka şehirlerde görünür kılmak. Üstelik Erzurum’da yapılacak böyle bir organizasyon kendi içine kapanır. Dışarıdan gelecek hemşehrilerin sayısı ulaşım ve konaklama yetersizlikleri nedeniyle sınırlı olur. Bu da etkinliği dar bir çevreye hapseder. Dahası, “beni neden götürmediniz, neden çağırmadınız” gibi yerinde tepkiler doğurur; organizasyonun ruhu bozulur. Oysa gurbette yapılan etkinlikler, Erzurum’un sesini geniş kitlelere ulaştırır, şehrin değerlerini yeni insanlara tanıtır. Ve en önemlisi: bütün bunlar şeffaflıkla yürütülmeli. Her başlık için ayrı çalışma grupları kurulmalı, Erzurum’daki kurumlarla resmi protokoller yapılmalı. Etkinlik sonrası rapor hazırlanıp kamuya açıklanmalı: “Bu yıl şu kadar burs sağlandı, şu kadar ürün satıldı, şu kadar turizm rezervasyonu yapıldı.” İşte o zaman bu organizasyonlar gerçekten ses getirir..Sıla ve gurbet arasında güven oluşturur ve bu da dayanışmayı daha da tetikler... Bugüne kadar yapılan her türlü faydasız organizasyonları kınıyorum; kırıcı olmak için değil, bunu dile getirirken amacım tam tersine yapıcı bir yol açmak için söylüyorum. Çünkü Erzurum’un adı, birkaç protokol konuşmasıyla değil; gençlerin geleceği, üreticinin emeği, turizmin canlılığıyla yaşatılmalı. Gurbette Erzurum Günleri, şehrin kültürünü tüketen değil; şehrine, doğduğun memleketine katkı sağlayan bir köprü olmalı..nokta
Ekleme Tarihi: 21 Kasım 2025 -Cuma

“Erzurum Günleri ile Gösteri Değil, Geleceğe Köprü Olun”

Dedim Erzurum nen dedi ilimdir
Dedim gider misin dedi yolumdur
Dedim Emrah nendir dedi kulumdur
Dedim satar mısın söyledi yok yok..
(Erzurumlu Emrah)

Dedim Erzurum nen? dedi ilimdir Erzurumlu Emrah’ın bu dizeleri, aslında şehrin özünü özetliyor. Erzurum sadece taş bina, dağ, ova değildir; ilimdir, yolculuktur, kul olmaktır, satılmaz bir değerdir. Bugün gurbette düzenlenen Erzurum Günleri de işte bu ruhu yaşatmak için vardır. Ama ne yazık ki yıllardır yapılan organizasyonlar bu derinliği taşımıyor; gösteriye dönüşüyor. Oysa Emrah’ın sözleri bize hatırlatıyor: Erzurum’un adı, ancak ilimle, üretimle, gençlikle ve katkıyla yaşar..

Her yıl gurbetteki dernekler “Erzurum Günleri” düzenliyor. Güzel bir niyetle yola çıkılıyor belki ama sonuç ortada: birkaç folklor gösterisi, birkaç yemek standı, birkaç protokol konuşması… Sonra alkışlar, fotoğraflar, sosyal medya paylaşımları. Peki Erzurum’a ne kalıyor? Ne gençlerine umut, ne üreticisine kazanç, ne de turizmine katkı. Yıllardır yapılan bu faydasız organizasyonlar, şehrin adını yaşatmak yerine tüketiyor.

Oysa Erzurum’un gurbetteki sesi, şehrin geleceğine köprü olmalı. Tanıtım değil, katkı zamanı. Bunun için önce gençlerden başlamalıyız. Erzurum’un gençleriyle gurbetteki gençleri buluşturacak programlar yapılmalı. Üniversitelerle protokoller imzalanmalı, yaz kampları, kültür gezileri, edebiyat ve tarih atölyeleri düzenlenmeli. Hatta yıl boyunca dijital buluşmalarla iletişim sürmeli. Böylece gençler sadece Erzurum’u hatırlamakla kalmaz, Erzurum için üretir.

Üretim demişken… Erzurum’un balı, peyniri, kilimi, oltu taşı gibi değerleri aracısız satılmalı. Kooperatifler doğrudan davet edilmeli, her ürünün hikâyesi anlatılmalı. Çünkü Erzurum’un kültürü sadece tüketilmez, yaşanır. Gelir şehre dönmeli, dernekler sadece organizasyon desteği vermeli. Böylece üreticinin emeği gurbette değer bulur.

Bir diğer mesele burslar. Etkinlik gelirleriyle bağımsız ve şeffaf bir burs fonu kurulmalı. Katılımcılar QR kodlarla bağış yapabilmeli, hesaplar kamuya açık olmalı. Erzurum’daki ihtiyaç sahibi öğrenciler için net kriterler belirlenmeli. Ve her yıl bursiyerlerin başarı hikâyeleri paylaşılmalı. Böylece bağışçılar somut sonuç görür, gençler umut bulur.

Turizm ise Erzurum’un en büyük potansiyeli. Palandöken’den Tortum Şelalesi’ne, Çifte Minareli Medrese’den Narman Peribacaları’na kadar şehrin rotaları tanıtılmalı. Etkinlikte, mesela VR gözlüklerle Erzurum turizmi deneyimi sunulabilir. Katılımcılara özel indirimler verilmeli, iletişim bilgileri alınarak sonrasında turizm kampanyaları gönderilmeli. Böylece Erzurum’a dönüş sadece nostalji değil, ekonomik katkı olur.

Burada bir noktaya daha değinmek gerekiyor. Bazı görüşler, “Erzurum Günleri Erzurum’da yapılsın” diyor. İlk bakışta kulağa hoş gelebilir ama aslında bu öneri hem amaca ters hem de pratikte sorunlu. Erzurum’u Erzurum’da tanıtmanın bir anlamı yok; vatandaş zaten şehrini biliyor. Asıl mesele Erzurum’u dışarıya anlatmak, gurbetteki hemşehriler aracılığıyla şehrin kültürünü ve değerlerini başka şehirlerde görünür kılmak.

Üstelik Erzurum’da yapılacak böyle bir organizasyon kendi içine kapanır. Dışarıdan gelecek hemşehrilerin sayısı ulaşım ve konaklama yetersizlikleri nedeniyle sınırlı olur. Bu da etkinliği dar bir çevreye hapseder. Dahası, “beni neden götürmediniz, neden çağırmadınız” gibi yerinde tepkiler doğurur; organizasyonun ruhu bozulur. Oysa gurbette yapılan etkinlikler, Erzurum’un sesini geniş kitlelere ulaştırır, şehrin değerlerini yeni insanlara tanıtır.

Ve en önemlisi: bütün bunlar şeffaflıkla yürütülmeli. Her başlık için ayrı çalışma grupları kurulmalı, Erzurum’daki kurumlarla resmi protokoller yapılmalı. Etkinlik sonrası rapor hazırlanıp kamuya açıklanmalı: “Bu yıl şu kadar burs sağlandı, şu kadar ürün satıldı, şu kadar turizm rezervasyonu yapıldı.” İşte o zaman bu organizasyonlar gerçekten ses getirir..Sıla ve gurbet arasında güven oluşturur ve bu da dayanışmayı daha da tetikler...

Bugüne kadar yapılan her türlü faydasız organizasyonları kınıyorum; kırıcı olmak için değil, bunu dile getirirken amacım tam tersine yapıcı bir yol açmak için söylüyorum. Çünkü Erzurum’un adı, birkaç protokol konuşmasıyla değil; gençlerin geleceği, üreticinin emeği, turizmin canlılığıyla yaşatılmalı. Gurbette Erzurum Günleri, şehrin kültürünü tüketen değil; şehrine, doğduğun memleketine katkı sağlayan bir köprü olmalı..nokta

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ehaber.tv.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

17
Haziran
31
Ocak
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.