Sınır Aşan Sözlere Karşı Sınır Tanımayan Yanıt
gel de sinirlenme......!
Uluslararası ilişkilerde saygı ve tutarlılık, söylemin temel dayanaklarıdır. Ancak zaman zaman bazı aktörler, bu ilkeleri göz ardı ederek kamuoyuna dönük sert açıklamalar yapma yolunu tercih eder. İsrailli siyasetçi Gideon Sa’ar’ın Türkiye’ye ilişkin ifadeleri, diplomatik sınırların ötesine geçen, maksatlı bir dille kaleme alınmış bu türden açıklamalardan biridir.

Türkiye Cumhuriyeti'nin iç siyasi yapısı ve dış politika tercihlerine dair haddini aşan değerlendirmeler, yalnızca bir ülkeye karşı değil, uluslararası hukuk ve egemenlik ilkesine de doğrudan bir saldırıdır. Türkiye’yi “otoriter yönetim” olmakla itham eden bir dilin arkasında yatan asıl niyet, İsrail’in bölgesel zalim politikalarını meşrulaştırma gayretinden başka bir şey değildir.
Kıbrıs ve Kuzey Suriye’ye dair yapılan göndermeler ise hem tarihi hem hukuki bağlamdan koparılmıştır. Bu bölgelerle ilgili Türkiye’nin duruşu uluslararası anlaşmalara, güvenlik hassasiyetlerine ve meşru müdafaa hakkına dayanmaktadır. Tek taraflı okumalara dayalı eleştiriler, ne akademik ciddiyet taşır ne de uluslararası arenada karşılık bulur.
Sa’ar’a hatırlatmak gerekir: Dış politika, hamasetle değil, akılla yapılır. Diplomasi ise bağırarak değil, anlamaya çalışarak yürütülür. Filistini işgal ederek halkını katlettiğinizi hesaba katmadan, Türkiye’ye yönelik bu tür çıkışlar, ancak konuşanı bağlar; ülkemizin kararlılığını ve uluslararası itibarını gölgeleyemez..
Uluslararası kamuoyuna düşen sorumluluk, çifte standartlı söylemlere mesafe koymak ve tüm aktörleri hukuki ve insani değerlere bağlı kalmaya çağırmaktır. Aksi hâlde, siyasi hesaplar uğruna kurulan söylemler; barışı değil, kutuplaşmayı besler. Bugün Filistin’de sivillere, kadınlara ve çocuklara yönelik sistematik şiddet, hak ihlalleri ve soykırım tüm dünyanın gözleri önünde sürerken, bu gerçeklere sessiz kalanların başka ülkelere demokrasi dersi vermeye çalışması en hafif tabirle ikiyüzlülüktür.
Türkiye, bu tür girişimlerin muhatabı değil, bölgede denge kurucu ve adalet arayışının savunucusu bir aktör olarak yoluna devam edecektir..Bu herkesce biline.!
Ve Recep Tayyip Erdoğan, uluslararası baskılara boyun eğmeyen, milli iradeyi esas alan kararlı liderliğiyle bu coğrafyada sesi değil, sözü dinlenen bir Türkiye inşa etmeye devam etmektedir...
MEVLA GÖRELİM NEYLER, NEYLERSE GÜZEL EYLER...!
