Sema Örs
Köşe Yazarı
Sema Örs
 

CHP’de Arınma mı, Ayrışma mı?

Delegelerin Susturulduğu Kurultayda Vesayet mi, Hukuk mu Kazanacak? Cumhuriyet Halk Partisi’nde yaşanan son gelişmeler, sadece bir il binasının taşınmasıyla açıklanamaz. Asıl mesele, İstanbul delegelerinin iradesinin yok sayılmasıdır. Olağanüstü kurultay çağrıları yapılırken, 900 delegenin imzası alınmış fakat İstanbul delegeleri sürece dahil edilmemiştir. Oysa belki onlar farklı bir irade beyan edecek, başka bir tercihte bulunacaklardı. Bu durum, kurultayın meşruiyetini tartışmalı hale getiriyor. 19 Mart’ta başlayan operasyonlar, CHP’deki vesayet iddialarını yeniden gündeme taşıdı. Ekrem İmamoğlu’nun yolsuzluk şebekesi iddiası, hem İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne hem de CHP’ye uzanıyor. Bu iki kurumsal yapı, Cumhurbaşkanlığı hedefi için birer atlama taşı olarak görülüyordu. Ancak süreç, mahkeme kararlarıyla kesintiye uğradı. Özgür Özel’in genel başkanlık koltuğu, İmamoğlu’nun finansal desteğiyle şekillendiği iddiasıyla sorgulanıyor. Eğer Ankara’daki mahkeme İstanbul’dakine benzer bir karar verirse, bu sadece bir koltuğun değil, bir vesayetin sona ermesi anlamına gelecek. CHP’nin kuruluş ilkelerine dönüşü için bu bir fırsat olabilir. Bugün yaşananlar, bu sürecin çatırdamasıdır. Saraçhane’deki olaylar, birkaç bin kişinin karşı karşıya geldiği bir gerilimle sınırlı kalsa da, altında çok daha derin bir hesaplaşma yatıyor. İmamoğlu’nun “ahtapot kolları” olarak nitelendirilen etkisi, hem İBB’ye hem CHP’ye sağlam şekilde yerleşmişti. Şimdi bu kollar sökülüyor. Mahkemelerin verdiği kararlar, kongre ve kurultay süreçlerinde usulsüzlük yapıldığına dayanıyor. Bu usulsüzlüklerin, rüşvet paralarıyla gerçekleştiği iddiası ise süreci daha da ağırlaştırıyor. Hukuk kazanırsa, bu vesayet sona erecek. Ancak Özgür Özel’in sert söylemleri, hedef göstermeleri ve siyasi manevraları, süreci daha da çetrefilli hale getiriyor. İl binasının kapatılması, ofise dönüştürülmesi gibi hamleler, kamuoyunda “tilkilik” olarak yorumlanıyor. Kılıçdaroğlu’nun arkasından gözyaşı döken, istifasını isteyenleri “aktrollükle” suçlayan bir figürün bu kadar çırpınması, siyasi etik açısından sorgulanıyor. CHP’nin artık yolsuzluklarla anılmaması gerekiyor. Yolsuzluğu yapanlar bellidir: Ekrem İmamoğlu, Murat Ongun, Fatih Keleş. Bu isimler mahkeme safahatında anılmalı, CHP değil. Parti bu isimlerle arınmalı, yoluna devam etmeli. Sert muhalefetini sürdürmeli ama temiz bir zeminle. İmamoğlu’nun küresel güçlerle kurduğu ilişki biçimi de eleştiriliyor. Berlin’e, Washington’a, Londra’ya seslenen; İngilizlerin önünde ağlayan bir figürün Türkiye’de güvenlik riski oluşturduğu iddiası, 15 Temmuz’un devamı olarak yorumlanıyor. FETÖ ve kripto hesapların desteği, bu iddiaları daha da güçlendiriyor. CHP’nin nasıl bir muhalefet yapacağı ayrı bir mesele. Ancak İmamoğlu anlayışı, bu ülke için bir milli güvenlik sorunu olarak görülüyor. 19 Mart’tan önce de bu uyarılar yapılmıştı. İBB kurtuldu, CHP de kurtulmak üzere. Ankara uygun karar verirse, CHP gerçekten arınacak. Kılıçdaroğlu ve diğer aktörler bu konuda kararlı olmalı. Ama asıl tehlike?.....Neyse.... Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından şimdilik atlatılmış görünüyor.  
Ekleme Tarihi: 09 Eylül 2025 -Salı

CHP’de Arınma mı, Ayrışma mı?

Delegelerin Susturulduğu Kurultayda Vesayet mi, Hukuk mu Kazanacak?

Cumhuriyet Halk Partisi’nde yaşanan son gelişmeler, sadece bir il binasının taşınmasıyla açıklanamaz. Asıl mesele, İstanbul delegelerinin iradesinin yok sayılmasıdır. Olağanüstü kurultay çağrıları yapılırken, 900 delegenin imzası alınmış fakat İstanbul delegeleri sürece dahil edilmemiştir. Oysa belki onlar farklı bir irade beyan edecek, başka bir tercihte bulunacaklardı. Bu durum, kurultayın meşruiyetini tartışmalı hale getiriyor.

19 Mart’ta başlayan operasyonlar, CHP’deki vesayet iddialarını yeniden gündeme taşıdı. Ekrem İmamoğlu’nun yolsuzluk şebekesi iddiası, hem İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne hem de CHP’ye uzanıyor. Bu iki kurumsal yapı, Cumhurbaşkanlığı hedefi için birer atlama taşı olarak görülüyordu. Ancak süreç, mahkeme kararlarıyla kesintiye uğradı.

Özgür Özel’in genel başkanlık koltuğu, İmamoğlu’nun finansal desteğiyle şekillendiği iddiasıyla sorgulanıyor. Eğer Ankara’daki mahkeme İstanbul’dakine benzer bir karar verirse, bu sadece bir koltuğun değil, bir vesayetin sona ermesi anlamına gelecek. CHP’nin kuruluş ilkelerine dönüşü için bu bir fırsat olabilir.

Bugün yaşananlar, bu sürecin çatırdamasıdır. Saraçhane’deki olaylar, birkaç bin kişinin karşı karşıya geldiği bir gerilimle sınırlı kalsa da, altında çok daha derin bir hesaplaşma yatıyor. İmamoğlu’nun “ahtapot kolları” olarak nitelendirilen etkisi, hem İBB’ye hem CHP’ye sağlam şekilde yerleşmişti. Şimdi bu kollar sökülüyor.

Mahkemelerin verdiği kararlar, kongre ve kurultay süreçlerinde usulsüzlük yapıldığına dayanıyor. Bu usulsüzlüklerin, rüşvet paralarıyla gerçekleştiği iddiası ise süreci daha da ağırlaştırıyor. Hukuk kazanırsa, bu vesayet sona erecek. Ancak Özgür Özel’in sert söylemleri, hedef göstermeleri ve siyasi manevraları, süreci daha da çetrefilli hale getiriyor.

İl binasının kapatılması, ofise dönüştürülmesi gibi hamleler, kamuoyunda “tilkilik” olarak yorumlanıyor. Kılıçdaroğlu’nun arkasından gözyaşı döken, istifasını isteyenleri “aktrollükle” suçlayan bir figürün bu kadar çırpınması, siyasi etik açısından sorgulanıyor.

CHP’nin artık yolsuzluklarla anılmaması gerekiyor. Yolsuzluğu yapanlar bellidir: Ekrem İmamoğlu, Murat Ongun, Fatih Keleş. Bu isimler mahkeme safahatında anılmalı, CHP değil. Parti bu isimlerle arınmalı, yoluna devam etmeli. Sert muhalefetini sürdürmeli ama temiz bir zeminle.

İmamoğlu’nun küresel güçlerle kurduğu ilişki biçimi de eleştiriliyor. Berlin’e, Washington’a, Londra’ya seslenen; İngilizlerin önünde ağlayan bir figürün Türkiye’de güvenlik riski oluşturduğu iddiası, 15 Temmuz’un devamı olarak yorumlanıyor. FETÖ ve kripto hesapların desteği, bu iddiaları daha da güçlendiriyor.

CHP’nin nasıl bir muhalefet yapacağı ayrı bir mesele. Ancak İmamoğlu anlayışı, bu ülke için bir milli güvenlik sorunu olarak görülüyor. 19 Mart’tan önce de bu uyarılar yapılmıştı. İBB kurtuldu, CHP de kurtulmak üzere. Ankara uygun karar verirse, CHP gerçekten arınacak. Kılıçdaroğlu ve diğer aktörler bu konuda kararlı olmalı.

Ama asıl tehlike?.....Neyse....
Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından şimdilik atlatılmış görünüyor.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ehaber.tv.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

17
Haziran
31
Ocak
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.