Sema Örs
Köşe Yazarı
Sema Örs
 

İran ve İsrail Savaşmıyor: Bu Görünmeyen Stratejik Ortaklık

İran ve İsrail: Bu Savaş Değil Stratejik Hesaplaşma İsrail ve İran arasında doğrudan bir savaş yürütülmüyor.  İran’ın üst düzey yöneticilerini ve askeri yetkililerini hedef alarak etkisiz hale getiriyor. Hamas lideri İsmail Haniye’ye düzenlenen suikast bunun en net örneğiydi. Peki, İran bu saldırılara karşı nasıl bir tutum sergiliyor? Hiçbir karşılık vermiyor aslında. Bir şey yapacaklarmış gibi gösterecekler, tehditler savuracaklar, ama gerçekte stratejik hedefleri dışında bir harekete geçmeyecekler.    Unutmamak gerekir ki, İsrail devleti kurulurken kendi halkı büyük bedeller ödedi. Bugün de hedefler benzer doğrultuda şekilleniyor...Emelleri uğruna kendi halklarına da acımıyorlar... Çünkü İsrail ve İran, sanıldığından daha yakın iki aktör. Aynı sistemin farklı yüzleri. Hedefleri belli: Muhalifleri sistemli şekilde etkisiz hale getirmek, Mısır sınırında toplanan aktivistleri sindirerek dağıtmak, Gazze’de süregelen katliamları unutturup dikkatleri farklı noktalara çekmek. Dünya ne kadar değişirse değişsin, bu düzenin kendini koruma refleksi şaşırtıcı bir şekilde hep aynı kalıyor. Bu tür çatışmalarda nihai sonucu tahmin etmek zor, çünkü sadece askeri hamleler değil, diplomatik baskılar, bölgesel dengeler ve küresel çıkarlar da belirleyici oluyor. Ancak şu anki gidişata bakarsak, birkaç olasılık var: İran'ın Sessizliği Devam Eder Eğer İran mevcut tutumunu sürdürürse, İsrail nokta atışı suikast ve operasyonlarla bölgedeki etkisini pekiştirmeye devam eder. İran ise sert söylemlerle yetinir ama somut bir karşılık vermez. Dengeleri Değiştirecek Bir Hamle Gelir İran, İsrail’in bu saldırılarına karşı beklenmedik bir hamlede bulunursa, bölgesel bir kriz büyüyebilir. Ancak bu, İran’ın gerçekten böyle bir niyeti olup olmadığına bağlı. Dikkatin Dağıtılması Başarılı Olur Gazze’deki katliamların konuşulmasını engellemek için yapılan bu hamleler, küresel medya tarafından başka bir krize yönlendirilebilir ve İsrail’in planı amacına ulaşabilir. Bence olması gereken, İnşaallah Aktivistlerin Baskısı Artar: Eğer bu olaylar halkın ve uluslararası toplumun tepkisini artırırsa, İsrail ve İran’ın hesaplamadığı bir toplumsal hareket ortaya çıkabilir. Bu, diplomatik dengeleri değiştirebilir. Sonuç, güç dengelerinin nasıl değişeceğine ve aktörlerin stratejik hesaplarına bağlı. Ancak tarih gösteriyor ki, çoğu zaman bu tür operasyonlar büyük değişimler yaratmaktan çok, mevcut düzeni sürdürme hedefiyle yapılıyor. Yani gerçek değişim, devletlerden değil, halklardan gelebilir, gelmeli de...! Peki Türkiye  Bu Sürecin Neresinde ve tutumu Ne Olacak?  kestirmek güç çünkü türkiye bir sonraki hamlesini asla önceden belli etmiyor..Özellikle dış politikasında genellikle stratejik belirsizlikle hareket eden bir aktör. Ani hamleler yaparak bölgesel dengeleri etkileyebiliyor ve diplomatik adımlarını önceden kimse kestirmiyor, halkımız dahil... Bu belirsizlik bazen Türkiye’ye avantaj sağlıyor çünkü diğer devletler, Türkiye’nin bir sonraki hamlesini öngöremediği için dikkatli olmak zorunda kalıyor. Ancak aynı zamanda Türkiye, uluslararası arenada nasıl bir yön izleyeceği konusunda farklı beklentiler oluşturabiliyor. Mevcut krize baktığımızda, Türkiye’nin devlet olarak bölgesel gerilimlere nasıl yanıt vereceği hem iç politik şartlara hem de uluslararası baskılara bağlı olacak... Halk olarak bize düşen ise BİR OLMAK...Artık siyaset değil FERASET zamanı.....            
Ekleme Tarihi: 14 Haziran 2025 -Cumartesi

İran ve İsrail Savaşmıyor: Bu Görünmeyen Stratejik Ortaklık

İran ve İsrail: Bu Savaş Değil Stratejik Hesaplaşma

İsrail ve İran arasında doğrudan bir savaş yürütülmüyor.  İran’ın üst düzey yöneticilerini ve askeri yetkililerini hedef alarak etkisiz hale getiriyor. Hamas lideri İsmail Haniye’ye düzenlenen suikast bunun en net örneğiydi.

Peki, İran bu saldırılara karşı nasıl bir tutum sergiliyor? Hiçbir karşılık vermiyor aslında. Bir şey yapacaklarmış gibi gösterecekler, tehditler savuracaklar, ama gerçekte stratejik hedefleri dışında bir harekete geçmeyecekler.
   Unutmamak gerekir ki, İsrail devleti kurulurken kendi halkı büyük bedeller ödedi. Bugün de hedefler benzer doğrultuda şekilleniyor...Emelleri uğruna kendi halklarına da acımıyorlar...

Çünkü İsrail ve İran, sanıldığından daha yakın iki aktör. Aynı sistemin farklı yüzleri. Hedefleri belli:

Muhalifleri sistemli şekilde etkisiz hale getirmek,

Mısır sınırında toplanan aktivistleri sindirerek dağıtmak,

Gazze’de süregelen katliamları unutturup dikkatleri farklı noktalara çekmek.

Dünya ne kadar değişirse değişsin, bu düzenin kendini koruma refleksi şaşırtıcı bir şekilde hep aynı kalıyor.

Bu tür çatışmalarda nihai sonucu tahmin etmek zor, çünkü sadece askeri hamleler değil, diplomatik baskılar, bölgesel dengeler ve küresel çıkarlar da belirleyici oluyor. Ancak şu anki gidişata bakarsak, birkaç olasılık var:

İran'ın Sessizliği Devam Eder
Eğer İran mevcut tutumunu sürdürürse, İsrail nokta atışı suikast ve operasyonlarla bölgedeki etkisini pekiştirmeye devam eder. İran ise sert söylemlerle yetinir ama somut bir karşılık vermez.

Dengeleri Değiştirecek Bir Hamle Gelir
İran, İsrail’in bu saldırılarına karşı beklenmedik bir hamlede bulunursa, bölgesel bir kriz büyüyebilir. Ancak bu, İran’ın gerçekten böyle bir niyeti olup olmadığına bağlı.

Dikkatin Dağıtılması Başarılı Olur
Gazze’deki katliamların konuşulmasını engellemek için yapılan bu hamleler, küresel medya tarafından başka bir krize yönlendirilebilir ve İsrail’in planı amacına ulaşabilir.

Bence olması gereken, İnşaallah Aktivistlerin Baskısı Artar:
Eğer bu olaylar halkın ve uluslararası toplumun tepkisini artırırsa, İsrail ve İran’ın hesaplamadığı bir toplumsal hareket ortaya çıkabilir. Bu, diplomatik dengeleri değiştirebilir.

Sonuç, güç dengelerinin nasıl değişeceğine ve aktörlerin stratejik hesaplarına bağlı. Ancak tarih gösteriyor ki, çoğu zaman bu tür operasyonlar büyük değişimler yaratmaktan çok, mevcut düzeni sürdürme hedefiyle yapılıyor. Yani gerçek değişim, devletlerden değil, halklardan gelebilir, gelmeli de...!

Peki Türkiye  Bu Sürecin Neresinde ve tutumu Ne Olacak?

 kestirmek güç çünkü türkiye bir sonraki hamlesini asla önceden belli etmiyor..Özellikle dış politikasında genellikle stratejik belirsizlikle hareket eden bir aktör. Ani hamleler yaparak bölgesel dengeleri etkileyebiliyor ve diplomatik adımlarını önceden kimse kestirmiyor, halkımız dahil...

Bu belirsizlik bazen Türkiye’ye avantaj sağlıyor çünkü diğer devletler, Türkiye’nin bir sonraki hamlesini öngöremediği için dikkatli olmak zorunda kalıyor. Ancak aynı zamanda Türkiye, uluslararası arenada nasıl bir yön izleyeceği konusunda farklı beklentiler oluşturabiliyor.

Mevcut krize baktığımızda, Türkiye’nin devlet olarak bölgesel gerilimlere nasıl yanıt vereceği hem iç politik şartlara hem de uluslararası baskılara bağlı olacak...

Halk olarak bize düşen ise BİR OLMAK...
Artık siyaset değil FERASET zamanı.....

 

 

 

 

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ehaber.tv.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

17
Haziran
31
Ocak
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.